Psikiyatrik Bozukluklar

Cinsel Yönelim Farklılıkları

Cinsel yönelim (Sexual orientation) bireyin cinselliğini ya da erotik ve romantik ilgilerini herhangi bir cinsiyete yönlendirmesi ya da herhangi bir cinsiyet tarafından cinsel olarak uyarılmasıdır. Heteroseksüel, homoseksüel ya da biseksüel olabilir. 

Bir bireyin cinsel yöneliminin nasıl homoseksüel, heteroseksüel, ya da biseksüel olarak belirlendiğini araştıran bilimsel çalışmalar genetik, hormonal, gelişimsel ve çevresel sosyal faktörlerle ilişkili olduğunu göstermektedir. 

Bazı toplumlarda heteroseksüellik dışındaki eğilimlerin kabul görmemesi ancak bu duyguların bastırılmasına, kişinin kendini olduğundan farklı tanımasına ve tanımlamasına sebep olmakta, bu bastırma sebebiyle bireyde de farklı duygusal ve davranışsal problemler ortaya çıkabilmektedir.

Ergenlik döneminde aynı cinse duygusal ve cinsel yönelim ile kafa karışıklığı normal seksüel gelişimin parçası olarak kabul edilebilir olup, zaman içinde yönelim kesinleşerek farklı sonuçlanabilmektedir. Klinikte de ergenlerde bu kafa karışıklığını sık görmekteyiz . Özellikle internet kültürü, dolayısı ile dünya kültürü ile çocuklarımızın kimlik geliştirdiği bu dönemde ergenlerin bir kısmı bu dönemde hemcinslerine ilgileri, yönelimleri olduğunda bunu kimlik gelişimlerinin onları özgür kılan ve gösteren bir parçası olarak algılayıp, dışarıya göstermekte sakınca görmemektedir. 12-14 yaş civarında sıklıkla gördüğümüz senaryolarda kendilerini, cinselliği keşfetmeden, tanımadan popüler kültürün de etkisi ile kolayca cinsel yönelimleri hakkında bir tercih yapıp bunu topluma, aileye başkaldırının bir parçası olarak abartılı bir dışavurum olarak da gösterebilmektedirler.  Aynı karşılaşmalarımız ergenlik sürecinde kendi bedenini beğenmeyen ve popüler kültüre uygun bulmayan ergen bireyler için de geçerlidir. Bazı ergenler yeteri kadar ‘makbul’ olmadıklarını düşündükleri için yetersizlik algısı ve performans kaygısıyla cinsiyet kimliklerinde de farklı bakış açılarını kendilerine uygun görebilirler. Bir kısım ergene göreyse bu durum, normal gelişimin parçası değil, bilakis hastalık, anormallik olarak algılanmaktadır. Ait oldukları aile ve toplum tarafından yargılanacakları, kabul edilmeyecekleri gibi bir fikre sahip olabilirler , bu da onlarda sosyal , duygusal problemlere sebep olabilmektedir . Aileler toplumumuzda çocuklarında hemcinslerine yönelim ile karşılaştıklarında farklı tepkiler verebilmekteler. Ebeveynlerin bir kısmı bu durumu normal karşılayıp çocuklarının gelişimlerinin bir parçası olarak görmekte ve çocuklarının kimliklerine her şekilde saygı duymayı seçmiş olabilmektedir.  Bir kısım ebeveyn ise LGBT desteklemek, renklerini kullanmak, çocukların dinledikleri sanatçılar, gruplar, şarkılar gibi çocuklarında hemcinslerine yönelimin ufak ipuçları olabilecek durumlarla karşılaştıklarında bile panikleyip, bu durumu patolojik ve düzeltilmesi gerektiğini savunup çocuklarını bu sebeple kliniğe getirebilmektedirler. 

Ailenin kültürü ve savunması ne olursa olsun öncelikle yine çocuğu anlamaya çalışmak, çocuğun yaşına da bağlı olarak bu durumun gerçek yönelim mi, kafa karışıklığı mı, kimlik arayışı mı, başkaldırı mı olduğunu anlamak çocuğun, ergenin duygularını kapsamak durumun düzelmesi, istediğimiz yöne evrilmesi değil elbette doğru yönetilmesi ve olası patolojilerin ortaya çıkmasını engelleyecektir.  

İngiltere’de yapılan 15- 21 yaş arası 6000 ergenin takip edildiği güncel bir çalışmada kadın cinsiyet erkek cinsiyetine göre kendini daha fazla heteroseksüel ya da biseksüel olarak tanımlama eğilimindeyken, erkek cinsiyeti daha fazla oranda heteroseksüel ya da gay olarak tanımlamış. Erkek cinsiyetinde zaman içinde cinsel yönelimde değişim daha az tariflenirken kadın cinsiyeti yaş ile birlikte biseksüel ve lezbiyenlik gibi yönelimlerinin heteroseksüelliğe göre daha fazla değişkenlik gösterdiğini bildirmişler. Yaş ilerledikçe değişim oranının da azalmakta olduğu görülmüş.  

Peki evladınız geldi size ve böyle bir açılımda bulundu ve bu bir kafa karışıklığı değil, gayet açık ve net ne yapacağız? 

Öncelikle kabul etmeliyiz ki bu durum toplumsal ve bireysel açılardan ebeveyn için yönetilmesi zor olacaktır. Bu sebeplerden dolayı bazı ebeveynler yanlarında bomba patlamış gibi olur. Kendilerini bu konuda yalnız, sorumlu, suçlu, çaresiz hissedebilirler. 

Bu haber alınınca ebeveynlerin yaşadığı 5 aşamaya değinmek isteriz. 

Birinci aşama şok aşamasıdır ve her birey için faklı uzunlukta 2-3 aya kadar sürebilir. Çocuğunuzu sizden farklılaşmış ve sizin onun için hayal ettiklerinizden bambaşka bir rotaya geçmiş olduğunu açılma anında keşfettiniz.  Bu ilk etapta bir yabancılaşma duygusu oluşturabilir; ama unutmayın ki bu bir sırdır ve evladınız bunu gelip sizle paylaşabildi. Ömür boyu paylaşmayan, görüntü evlilikler yapan ya da ebeveynleri göçünce cinsel yönelimini ancak 45 yaşlarından sonra yaşayabilen olgular vardır. Boşa yaşanmış hayatlar gibi hissedilir. 

İkinci aşama ise inkâr aşamasıdır, bu aşamada duygularınız çok yükselebilir. Sizin de evladınızla ilgili tasarımlarınız kökten değişti ve bu bir hüsran kaynağıdır. Buna verilecek reaksiyon ise ağlamak da olabilir; moralsiz olmak da. Kendinizi bastırmayın, gizlemeyin. İnkar aşaması bir nevi de pazarlık aşamasıdır. Çocuğunuzun kafası karışık, pop kültürden dolayı politik seçimler yapıyor ya da şımarık bu nesil gibi akılcı açıklamalarla süreç ile bir pazarlığa girmek olasıdır. Lakin unutmayın ki çocuğunuz ne sizi ebeveyn olarak, ne doğduğu bedenini kendi bedeni olarak, ne cinsiyetini, ne cinsel yönelimini; ne de doğduğu coğrafyayı kendi seçti. Bunlar kendisine atandı. Bunları kendisinin seçmediğini fark etmesi ise şu ömürde 14-16 yılını alacak. Bu bir durumdur, kesinlikle hastalık değildir. Keyfine meraktan yapılan bir iki eylem kalıcı olmaz, kimseyi de eşcinsel, biseksüel yapmaz. Dilerseniz bir uzmandan yardım alabilirsiniz. Cinsel eğitim tedavi ve araştırma derneği eğitimi pek çok uzmana rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Aileler için destek ve paylaşım gruplarından yararlanabilirsiniz. Lakin hiçbir sağlık profesyoneli çocuğunuzun yönelimini ya da cinsiyet memnuniyetsizliğini tedavi edemez. Bunu bu kadar net söylememizin nedeni yıllarca bu konular üzerine yapılmış başarısız ve süreçleri daha da ciddi rahatsızlıklara dönüştüren sözde tedavi denemeleri sonucunda oluşmuştur. 

Üçüncü aşama ise öfke ve suçluluk aşamasıdır. Ben nerede yanlış yaptım? Bunun geleceğini nasıl atladım? Boşanmadan dolayı mı oldu acaba? İhmalkâr bir ebeveyn miyim? Gibi sorular gelebilir bunlar kendinize öfke ve suçluluk duyguları ve düşünceleri oluşturmaya neden olabilir. Veyahut da öfkeyi ve suçu dışarı yöneltebilirsiniz. Topluma, ahlaka, arkadaş çevresine, diğer ebeveyne ve kültürel dejenerasyona yöneltebilirsiniz. Bunların hiçbiri gerçek açıklamayı değiştirmez. Çocuğunuzun yönelimi ya da cinsiyet kimliği sadece çoğunluktan farklıdır. Solak olması gibi. Mavi gözlü olması gibi. İnsan var olduğundan beri de bu durumlar vardır. Aşağı yukarı nüfusun %10’una denk gelir. İthal edilen bir durum değildir. Batılılaşma veya kentlileşme ile de başlamamıştır. Ayrıca bu açılımı herkesin bilmesine de lüzum yoktur.  Eğitimini, kariyerini, olacağı mesleği etkilemez. Sağlığını bozmaz. 

Dördüncü aşama ise kararlar alma aşamasıdır. Bu gerçeklikle nasıl baş edeceksiniz? Üç ana tutum görülür. Destekleyici, koşullu destekleyici ve yargılayıcı tutumlar. Destekleyici bir ebeveynlik tutumu mu sergileyeceksiniz burada bir ebeveynin ya da aile bireyinin bile olumlu ve araştırmaya açık tutumu bütün aileyi olumlu anlamda etkileyebilir. Diğer ailelerle bir araya gelinir. Süreçler paylaşılır ve yalnız olunmadığının farkına varılır. Bu ince bir çizgide kişinin hem kendi hayatına; hem de çocuğunun şimdi ki ve ileride ki hayatına saygı duyma sınırlarını da içeren olumlu tutumdur. İletişim kopmaz. Bilgi akmaya devam eder.  

Şartlı destekleyici ve koşullara göre kendisini ayarlayan ebeveynler de vardır. Bu ebeveynler bireyin yönelimini anladıklarını ama bunu yaşamamasını isterler. Ya da herkesin içinde çocuğunun davranışlarını sürekli gözlemlerler, kısıtlamak isterler. Çocuklarıyla yer yer sert, yer yer alaycı tonlarda konuşabilirler. Bunların sonucunda ebeveyn çocuk ilişkisi değişir. Daha az görüşürsünüz, bayramdan bayrama arar belki. Hayatıyla ilgili detaylardan mahrum kalırsınız. Çoğu çocuk mali destekten mahrum kalacağından ya da evden atılacağından korkarak yaşar. Yani terk edilme ve reddedilme korkusu yaşar. Hem de varoluş doğallığındaki bir durum yüzünden. 

Bir de yargılayıcı ebeveyn vardır. Desteklemeyen ebeveynler. Bu ebeveynler çocuklarında derin kişilik izleri bırakabilirler. Çocuk evden çıkıp kendi hayatını kurmak için gün sayabilir. Evi erken terk edebilir. Eğitim hayatından feragat edebilir. Aradaki bağ kopabilir. Görüşmezler. Bu en sevilmeyecek senaryodur. Çocuğun yeterli bir erişkin olma süreci en çok bu tutumda baltalanır. 

Beşinci ve son aşama ise kabullenme aşamasıdır. Bu kabullenme iki aşama içerir. Evladınızın yönelimi ya da cinsiyet kimliğini kabullenme süreci ve sizin bir LGBTQİ ebeveyni olmanız süreçlerini içerir. Kabul sürecinde ilerlemek çeşitlilikler göstermekle birlikte varılan en son nokta toplumu değiştirmek adına davranış sergilemektir. Herkes bu noktaya varamayabilir lakin iyi bir bilgilenme ve destek süreciyle evladınızla ilişkiniz yeni bir dinamiğe ve boyuta gelip sağlıklı süreçte ilerleyecektir. 

Bu aşamalarda olası tıkanmalar ve takılmalar yaşıyorsanız zaman kaybetmeden konunun uzmanı sağlık profesyonelleri ve CETAD ile irtibata geçmelisiniz. Bu konuda destek alabileceğiniz LİSTAG grubu da aileleri süreçlerine destek olmaktadır.

 

Kaynakça 

ERGEN HALLERİ , Sebla Gökçe, Emir Erünsal, Doğan Kitap, 2023.