Boşama ve bu süreçten etkilenen çocuklar

Yazar

Prof. Dr. Sebla Gökçe

Çocuklarımızın elbette sağlıklı, iyi anlaşan, birbirine karşı sevgi, güven, saygı gibi olumlu duygular besleyebilen, birbirinin ihtiyaçlarına, beklentilerine duyarlı, anlamaya çalışan çatışmalarını sağlıklı iletişim ile çözebilen ebeveynler ile büyümeleri ideal olanıdır. Ancak hayat bize her zaman ideali sunmadığı gibi biz de çocuklarımıza en ideal ortamı sunamayabiliriz. Ebeveynlerin mutsuzluktan, birbirlerine ve çevreye her zaman saldırmaya hazır bekledikleri çatışmalı, karşılıklı beklentilerin karşılanmayıp bireyleri mutsuz, öfkeli yaptığı bir evliliğin, çocuklara verdiği zararı görmezden gelenleri, sözde ‘onların mutluluğu’ için boşanmaya cesaret gösteremeyenleri ve onların semptom çıkaran çocuklarını da sıklıkla görmekteyiz. Örnek... Evliliklerinde kriz yaşayan bireyler, evliliğin zora girdiği anda kesip atmaya çalışarak boşanmaya karar vermemeli elbette. Güzel başlayan, emek sarf edilen, üzerine hayaller ve hayatlar kurulan beraberliğin, evliliğin devamı için çaba göstermek gerektiği herkesçe bilinmeli, kabullenilmelidir. Ancak, boşanmak da her zaman sanıldığı kadar zararlı ve çocuğu mutsuz eden bir durum değildir! Ebeveynler anlaşarak, çatışmasız boşanıyorsa, sonrasında da çocuğun sorumluluğunu eşit paylaşabiliyorsa, çocuğu da evlilikle beraber terk etmiyorlarsa, birbirlerinin hayatını kolaylaştırmaya çaba gösteriyorlarsa, çocuk ayrılığın yasını yaşayıp atlatır ve hayatına sağlıklı bir şekilde devam edebilir. En büyük sıkıntıyı, boşanmalarına rağmen çatışmalarını çocukları üzerinden sürdüren, birbirlerini tam anlamıyla bırakamayan bireyler ve çocuklarında görürüz. Anneyle beraber çocuğunu da bırakan, unutan, aramayan, sormayan babalar… Babaya kızdığı için çocuğu babasına öfkelendiren, çocuğunun babasına ihtiyacı olduğunu unutup, görüşmesini engelleyen, kendi hayatına devam edemeyen depresif anneler… Boşandığı halde eski eşlerinin hayatına saygı göstermeyen, devam etmelerini engellemeye çalışan çocukların da sürekli kafalarını karıştıran eski eşler.. Eski damadına, gelinine öfkeli, yapılanları, olayları çocuğun yanında paylaşmaktan çekinmeyen anneanneler, babaanneler, dedeler… Boşanmanın çocuğu ille de mutsuz edecek bir durum olduğuna inanan, bireylerin hayatlarını yeniden kurma özgürlüğünün olmadığına inananlar… İşte asıl, boşanmanın çocuk üzerinde olumsuz etki bırakmasına farkında olmadan sebep olanlardır. Ayrıca sıklıkla gördüğümüz senaryolar ve sonuçlarını örneklendirirsek:

Boşanma sırasında ki sert ve ayarsız tartışmaların çocukların yanında yapılması, boşanma sonrası çocuğa unutamayacağı travmatik anılar kazandırabilir.

Çocuğun biricik annesine-babasına olan olumsuz duyguların, çocuğu destekçi haline getirip onlarla paylaşmak çocuklara kaldıramayacakları yükler sağlar ve depresyon, anksiyete bozuklukları gibi psikiyatrik problemlere sebep olabilir.

Hayattaki en güvendiği insan olan annesi-babasının yaptığı tüm hataları onlarla paylaşma sonrası hayatta kimseye güvenemeyeceklerini öğrenebilirler ve çocukluklarından itibaren dünya onlar için katlanılmaz bir yer haline gelebilir.

Babasının, annesinin sesini duymamak, muhattap olmamak için çocukla da görüşülmediğinde çocuk ebeveyni tarafından terk edilmiş hissedebilir, terk edilmeye duyarlı hale gelebilir, bunu bir daha yaşamamak için de kimseye bağlanamayabilir, güvenemeyebilir.

Boşanmak elbet ilk ve en sevilesi çözüm değil, ancak mutsuz anne ve/veya mutsuz babanın varlığında mutlu çocuktan bahsetmek mümkün değil. Her durumda ayrılığı sağlıklı yönetmek, çocuğun belki farkında olmadığımız, bizimle paylaşamadığı yanlış inanışlarını, düşüncelerini çözmek, engellemek için profesyonel yardım almak bu dönemde önemli.

Paylaş