Cinsel Yönelim ve Ergenlik: Aileler İçin Rehber

Yazar

Prof. Dr. Sebla Gökçe

 

Cinsel yönelim, bireyin erotik ve romantik ilgilerini herhangi bir cinsiyete yönlendirmesi ya da herhangi bir cinsiyet tarafından cinsel olarak uyarılmasıdır. Heteroseksüel, homoseksüel ya da biseksüel olabilir. Bir bireyin cinsel yöneliminin nasıl homoseksüel, heteroseksüel, ya da biseksüel olarak belirlendiğini araştıran bilimsel çalışmalar genetik, hormonal, gelişimsel ve çevresel sosyal faktörlerle ilişkili olduğunu göstermektedir.

Bazı toplumlarda heteroseksüellik dışındaki eğilimlerin kabul görmemesi, bu duyguların bastırılmasına ve kişinin kendini olduğundan farklı tanımasına sebep olmakta, bu bastırma sebebiyle bireylerde ağır duygusal ve davranışsal problemler ortaya çıkabilmektedir.

 

Cinsel yönelim konusunda toplumsal baskılar bireyleri nasıl etkiler?

Ergenlik döneminde aynı cinse duygusal ve cinsel yönelim ile kafa karışıklığı normal seksüel gelişimin parçası olarak kabul edilebilir olup, zaman içinde yönelim kesinleşerek farklı sonuçlanabilmektedir. Klinikte de erken ergenlik döneminde kafa karışıklığını sık görmekteyiz.

 

Ergenlik döneminde cinsel yönelim nasıl değişir?

Yani erken ergenlik döneminde ben homoseksüelim, biseksüelim, lezbiyenim, diyen ergenlerin hepsinin değil ancak çoğunluğunun ilerleyen yıllarda yönelimlerinin heteroseksüele doğru evrildiğini daha sıklıkla görebilmekteyiz.

Özellikle internet kültürü, dolayısı ile dünya kültürü ile çocuklarımızın kimlik geliştirdiği bu dönemde ergenlerin bir kısmı hemcinslerine ilgileri, yönelimleri olduğunda bunu kimlik gelişimlerinin onları özgür kılan ve gösteren bir parçası olarak algılayıp, dışarıya göstermekte sakınca görmemektedir. 12-14 yaş civarında sıklıkla gördüğümüz senaryolarda kendilerini, cinselliği keşfetmeden, tanımadan popüler kültürün de etkisi ile kolayca cinsel yönelimleri hakkında bir tercih yapıp bunu topluma, aileye başkaldırının bir parçası olarak abartılı bir dışavurum olarak da gösterebilmektedirler.

 

Ergenlikte popüler kültür cinsel kimlik üzerinde nasıl bir etkisi vardır?

Aynı karşılaşmalarımız ergenlik sürecinde kendi bedenini beğenmeyen ve popüler kültüre uygun bulmayan ergen bireyler için de geçerlidir. Bazı ergenler yine hepsi değil elbette, kendilerini oldukları cinsiyette yeteri kadar beğenmedikleri için yetersizlik algısı ve performans kaygısıyla cinsiyet kimliklerinde de farklı bakış açılarını kendilerine uygun görebilirler. Aileler toplumumuzda çocuklarında beklenmeyen, hiç de hayal etmedikleri bu tip farklılıklara karşılaştıklarında değişik tepkiler verebilmektedir. Ben nerede yanlış yaptım, babasıyla aramız iyi olmadığı için mi? Boşanma sonucu mu oldu, ihmal mi ettim gibi kendilerine yönelik suçluluk ve öfke de hissedebilmektedirler. Ya da öfkeyi çocuğa, topluma yönlendirebilmektedirler. Ebeveynlerin bir kısmı da bu durumu normal karşılayıp çocuklarının gelişimlerinin bir parçası olarak görmekte ve çocuklarının kimliklerine her şekilde saygı duymayı seçmiş olabilmektedir. Bir kısım ebeveyn ise LGBT desteklemek, renklerini kullanmak, çocukların dinledikleri sanatçılar, gruplar, şarkılar gibi çocuklarında hemcinslerine yönelimin ufak ipuçları olabilecek durumlarla karşılaştıklarında bile panikleyip, bu durumu patolojik ve düzeltilmesi gerektiğini savunup çocuklarını bu sebeple kliniğe getirebilmektedirler.

Ebeveynler çocuklarında hemcinslerine yönelik cinsel yönelim ya da farklı cinsel kimlik geliştirme isteği gördüklerinde öncelikle şok aşamasında durumu kabulde oldukça zorlanacak ve çaresiz, suçlu hissedebilirler, yoğun hayal kırıklığı yaşayabilirler, sonrasında durumu yok sayıp çocuğun isteklerini, hislerini görmezden gelip, yok sayıp, inkar edebilirler. Bu aşamada çocuklar ebeveynlerinden daha çok uzaklaşıp zarar görebilecekleri ama yalnız hissetmeyecekleri, anlaşıldıklarını düşündükleri farklı alanlara, gruplara yönlenebilirler.

Cinsel yönelim ya da cinsel kimlik hoşnutsuzluğu bir durumdur, kesinlikle hastalık değildir. Keyfine, meraktan, özentiden, asilikten yapılan bir iki eylem kalıcı olmaz, kimseyi de eşcinsel, biseksüel yapmaz. Ailenin kültürü ve savunması ne olursa olsun öncelikle yine çocuğu anlamaya çalışmak, çocuğun yaşına da bağlı olarak bu durumun gerçek yönelim mi, kafa karışıklığı mı, kimlik arayışı mı, başkaldırı mı olduğunu anlamak çocuğun, ergenin duygularını kapsamak durumun düzelmesi, istediğimiz yöne evrilmesi değil elbette doğru yönetilmesi ve olası patolojilerin ortaya çıkmasını engelleyecektir. Her durumda çocuğu anlamaya çalışmak, koşulsuz kabul edileceklerini hissettirmek ve seçimi ne olursa olsun hoşunuza gitmese de, memnuniyetle karşılayamasanız da yanlarında, destek olacağınızı bilmeleri sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlayacaktır.

Paylaş